Güzelbahçe-Behzat Tepesi-Balçova Yürüyüşü

05/12/2010

Yürüyüş Uzunluğu: 23 km.










Güzelbahçe'den başlayan ve Balçova termal tesislerinden biten parkuru daha önceleri çok defa yürümüştük. Bu parkur hem patikalarının güzelleği, hemde İzmir'e hakim manzaralarından dolayı bence İzmir'in en güzel yürüyüş parkurlarından birisi. Parkur Güzelbahçeden itibaren neredeyse İzmir körfezine paralel bir şekide ilerliyor ve körfezin kuşbakışı görüntüsü çam ağaçlarının arasından bir görünüp bir kayboluyor.












Bu sene havalar bilim adamlarının çok soğuk bir kış olacak iddalarını sağlam bir şekilde çürütecek şekilde mevsim normallerinin üzerinde seyrediyor. Pazar sabahı yerlerin ıslaklığından gece yağmurun yağdığı anlaşılıyor. Yürürken yağmur yağma ihtimali var ama yağmur hem zorluğu hemde faydası var. Yağmur sonrası hava çok berrak olduğundan çok temiz ve keskin fotoğraflar çekme imkanı var. Ayrıca ıslak yapraklar ve kayalar renklerin dahada doygun olmasını sağlıyor. Ama deli gibi yağmurun yağıp hiç fotoğraf çekememe ihtimali de var. İşte yürüyüşlerde ne çıkarsa bahtınıza biraz.








Güzelbahçe'nin hemen üzerindeki tepede araçlardan indiğimizde Urla, adalar, en geride Mordoğan'ın göründüğü bir manzara karşılıyor bizi. Gözümü ufka dikip görebildiğim yerlerin nereleri olduğunu çıkarmaya çalışıyorum. Hava parçalı bulutlu yani fotoğraf için en sevdiğim hava.







Yürüdüğümüz tarafa doğru Çatalkaya şimdilik çok uzakta görünüyor. Gün sonuna kadar Çatalkaya'nın eteğine ulaşıp, arkasından dolaşacağız ve parkuru bitirdiğimizde iyice arkamızda kalacak. Gün ışığının en az faydalanıldığı günlerde gerçekten uzun ve zor bir parkur.





Güzelbahçe, Çeşme otobanı ve Urla göz alabildiğine uzanıyor.


Parkur uzun olsada en güzel tarafı uzun ama çok zorlu olmayan patikalara sahip olması. Sol tarafta devamlı bir körfez manzarası var. Körfezde sefer yapan gemileri izleyerek yürümek güzel.











Kuzgunoluk çeşmesi ve arkada Çatalkaya


Gavuroluk çeşmesi Çatalkaya'nın hemen karşısında ve yürüyüş klüplerininin öğle molaları için tercih edilen bir yer oluyor. Hem manzarası güzel hemde bol bol su var. Öğlen yemeğinini çınar ağaçları ile dolu küçük bir vadi olan Kuzgunoluk'ta veriyoruz. Uzun bir yürüyüşten sonra yemek molası vermek ve dinlenmek çok iyi geliyor. Öğle molasında muhakkak ateş yakılıyor ve ilk iş olarak çaydanlık ateşe konuyor. Odun tütsülü çay yorgunluğa iyi geldiği deneyimlerle sabit.










Yolda yürürken mantar toplayanlarda oldu. Mantar toplama gerçekten ayrı bir yetenek. Yenilebilecek mantarlar genelde toprağın üzerindeki iğne yapraklı örtünün altında olduğu için görmek çok zor. Bir kabarıklık görünce batonla altına bakmak gerekiyor. İbrahim ve Mehmet Ali abi bu konuda oldukça uzmanlaşmışlar. Her yürüyüş sonrasında eve bir torba dolusu mantar götürüyorlar. İbrahim abi mantarları kontrol etmek için önce hanıma yedirip sonra kendim yerim diye espiri yapıyor. Toplanmayan zehirli mantarlarda biz fotoğraf çekenlere kalıyor.









Behzat tepesine ulaştığımızda güneş batmak üzereydi. Yürüyüşlere ilk defa gelenler bu uzun parkurda çok zorluk çekiyorlar. Yürüyüş grubunun hızı gruptaki en yavaş yürüyen kişi kadar oluyor. Öndeki hızlı yürüyenlerin yürüyüşün hızlı olmasına bir faydası olmuyor. Karanlık basmadan güvenli olarak varış yerine ulaşmak gerekli.





Günün son ışıkları Çatalkaya üzerinden süzülüyor.



Behzat zirvede güneşin en son ışıkları ile bir grup fotoğrafı çekiliyoruz. Behzat tepesinin zirvesinden termal tesislerine daha çok yol var ve artık güneş batmış durumda. Havada iyice kapatıyor ve artık ufak ufak yağmur damlalarını yüzümüzde hissedebiliyoruz. Behzat tepesi İzmir manzaralarından en güzel birtanesine sahip. Artık iyice azalmış ışık koşullarında son fotoğrafları çekip, yağmurdan ıslanmaması için makinemi çantama güzelce yerleştiriyorum.






Karanlık İzmir'in üstüne çökmeye başlıyor.



Kazım hoca yoldan inmek çok daha uzun olduğundan kestirmeden inmeyi tercih ediyor. Yağmur yavaştan baştıyor ve hava iyice kararmış durumda. Bazılarımızda fenerlerin olması gerçekten şans. Patikada yer yer keskin inişler olduğu için zemini görmek gerçekten hayati önem taşıyor. Nasıl olduysa yola ulaşıyoruz. Benim GPS hala varış yerine kuş uçuşu 1 km gösteriyor. Yolda olduğumuzdan bir sorun yok nasılsa yol bir şekilde bizi ulaştıracak. Uzaktan araçları gördüğümüzde herkes rahat bir nefes alıyor. 23 km lik bu kış gününe göre çok çok uzun olan yürüyüş bitiyor.










Daha önce de aynı parkuru yürümüştük. Bu yürüyüşle ilgili yazı, fotoğraf ve haritayı bu bağlantıdan görebilirsiniz.


> Tüm Fotograflar








Albümü görüntüle

> Harita









Parkur haritası






Haritayı daha büyük görüntüleyin



Fotoğrafları harita üzerinde görüntüleyin.




Bu yazı ile ilgili görüş ve katkılarınızı yorum kısmına yazarsanız sevinirim.

Yorumlar

  1. ilk fotoğraf masal ülkesi gibi olmuş
    masalda mı yaşıyoruz ne:)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Salda Gölü

Farklı bir rota: Kıyıkışlacık (İasos)

Akyaka-Ören