Bir Türk,Bir İngiliz ve Üç Kuruşluk Dünya [Kitap]


Bir Türk,Bir İngiliz ve Üç Kuruşluk Dünya
Ö.Alim Erginoğlu
MB Yayınevi
1.Baskı 2007, İstanbul
ISBN:978-975-9191-16-0
Kategori: Yolculuk ve Macera
512 Sayfa
Geçen sene Datça ya gitmeden önce araştırma yaparken Alim Erginoğlu nun blog una rastlamıştım. Blogta yazdığı bir gezi kitabından bahsediyordu ve gezi/macera yazılarını okumayı çok sevdiğim için hemen ısmarladım. Kitabın başında yazarın yakın arkadaşı ile ilgili yazışmaları yer alıyor ve sonra 194 gün süre Güneydoğu Asya ile ilgili İngiliz eşi Rachel ile birlikte yaptıkları gezi ile tuttukları günlükler yer alıyor.

Erginoğlu nun herşeyi bırakıp böyle uzun bir geziye çıkması başarılı bir yönetici olarak genç yaşta kansere yakalanması, hastalıkla mücadelesi kanseri yenmesi sonrasında işinden ayrılması ve evini kapatıp tüm biriktirdikleri paralarla böyle bir yolculuğa çıkmalarına sebeb olmuş.

Kitabın sayfalarından aldığım notlar şöyle:

(s41) Hastalığın, ölümün, yaşamın doğan süreci içersindeki gerçekler olduğunu özümseyen insan ise, yaşadığı güne sarılır ve geleceğe umutla bakar. Behçet Necatigil ne güzel söylemiş:

Ya ümitsizsiniz.
Ya ümit sizsiniz.
Ya çaresizsiniz.
Ya çare sizsiniz.

(s45) Hayatı özümsemeli, yaşamanın gerçekten ne demek olduğunu öğrenmeli, bunun peşinden koşmalıydık. Değişiyorduk dostum, hayata bakışım da yavaş yavaş değişiyordu, gelişiyordu...
... Sonuç kötü de olsa, kanserden öğrendiğim büyük dersler vardı ve bir gün bile ömrüm kalsa, o günü doyasıya yaşamalıyım.

(s65) Netice itibariyle kişi başı günlük 15 USD bir harcama ile 7 aya yakın bir süre Güneydoğu Asya yı gezebileceğimize kanaat getirdik (Benim hesabıma kişi başına harcama 15x30x7=~$3100)

(s183) Fotografların negatilerini CD yaptırıp posta ile eve göndermeyi tercih etmişler. Böylece negatifler kaybolursa elektronik bir kopyası elde oluyor. Güzel bir fikir!

(s245) Gerçi Kıbrıs ta Malta da ve Malezya da trafiğin sağdan aktığından bahsediyor yazar. Sanırım burada ufak bir yanlışlık yapmış.

(s303) Burma nın Aung La ile Pyin şehirleri ile bizim açımızdan tarihi bir bilgi var. 1. Dünya savaşında Filistin cephesini kaybeden Osmanlı ordusundaki Türkler İngilizlere esir düşmüşler. Bu Türklerin bir kısmı İngilizler tarafından Burma ya getirilmişler ve burada ağır işlerde çalıştırılmışlar. Pyin U Lwin de de göl kıyısındaki botanik bahçelerini Türkler yapmış. Askerlerin büyük kısmı sıtmadan ölmiş. Eski askerlerden bazıları savaş bitince yerli kadınlarla evlenip Burma da yaşamaya devam etmişler.

(s307) Hsipaw, Burma da trenle yolculuk yaparken ilginç bir gözlemden bahsediyor yazar. Trenlerde bebekler huysuzlanır gibi olunca anne bebeği aldı ve camdan dışarı uzattı. Çişi, kakası gelen çocuk camdan sarkıtılır, bebek de işini tren giderken böylece halledermiş. (Bebek için ilginç bir tecrübe olsa gerek).

(s353) Ko Smui, Tayland : Bu sakin günlerin belki de en heyecanlı olayı, tepemizdeki hindistan cevizi ağaçlarının üzeinde kaya gibi duran hindistan cevizi meyvelerinin esen sert rüzgarla beraber bomba gibi düşmesi. Meğerse, bu meyveler sebebiyle, tropik bölegelerde her yıl önemli sayıda insan yaralanıyor, hatta ölüyormuş.

(s396) ...Dizüstü bilgisayarı ile gezen ve yazılarını bilgisayarda derleyen gezginlere imrenmiyor değilim, ama bilgisayarın çalınması ya da zaran görmesi halinde yazılanların kaybolabileceğini düşününce korkuya kapılıyorum. Herşeye rağmen kağıt kalein keyfi bambaşka: Daha estetik, daha kişilikli...Hem kağıtda yaşıyor bir anlamda; yolun tozun toprağını yiyor, kokular içine siniyor, eskiyor, yaşlanıyor...Yere düşmüş bir yaprağı dizüstü bilgisayarının içine saklayamazsın ki. İşte defter onu da yapıyor; çiceği, yaprağı kucaklıyor.

(s416) ...Yılanların bazıları ağaç dallarına dolanmış, uzaktan bizi seyrediyorlardı. Lan, "doğanın bir kuralı var; hayvanları rahatsız etmezsen, onlarda seni rahatsız etmezler" diyerek aklınca ekibi rahatlattı.

(s467) Güneydoğu Asya da bire size, "bu saatten sonra otobüs bulamazsanız" diyorsa, bilin ki gideceğiniz yere kalkacak sürüyle otobüs vardır.

(s493) Herkesin olaylar karşısında aynı tepkileri vermesini, aynı arzuların peşinde koşmasını, aynı hayalleri kovalamasını, aynı değerleri kıymet vermesini bekleyemeyiz. Yine de, hepimizim ortak noktası var, o da "yaşamak". Önemli olan en zor zamanlarda bile umudumuzu, inancımızı yitirmemek...

Erginoğlu nun kitabında Güneydoğu Asya ile ilgili güzel anlatımların olduğu gibi 2 kişinin az bir bütçe ile tüm zorlukların üstesinden gelmesi anlatılıyor. Kanser gibi ağır bir hastalığı atlatıp böyle zorlu bir yolculuğu hele karı koca olarak yapmak gerçekten çok takdir edilecek bir şey. Kanser hastaları belli aralıklarla kan tahlili yaptırmalıdırlar. Ve fakir Güneydoğu Asya ülkelerini gezerken aynı zamanda bu gibi stresli işlerler ilgilenmeleri gerçekten takdir edilecek bir durum. Gezi yazılarından hoşlananlara kesinlikle tavsiye ediyorum. İzmir in kitapçılarında rastlamadım ama internet kitapçılarından bulunabilir.

[1] DNR Music & Book Store websitesi nden kitabı satın alın.
[2] Alim Erginoğlu nun blog'u: Bir Türk, Bir İngiliz ve 3 Kuruşluk Dünya

Yorumlar

  1. Caglar Bey,

    Kitabimi guzel blogunuza tasidiginiz ve de ayrica usenmeyip cikardiginiz notlar ile okurlariniza ipuclari ile beni tanittiginiz icin cok tesekkur ederim. Bir yazar icin en mutlu gun paylasilanin insanlara ulastigini gormektir. Bugun benim icin cok mutlu bir gun...

    Cok dikkatli bir okursunuz. Sayfa 245'deki hatami farketmissiniz. Sagdan direksiyonu dusunurken, ayni hizla, sagdan akan trafik demis olmaliyim. Uyardiginiz icin ayrica tesekkur ederim.

    Blogunuzu cok begendim. Bundan boyle zevk ile takip edecegim.

    Iyi dilekler,

    Alim Erginoglu
    www.alimrachel.blogspot.com

    YanıtlaSil
  2. http://www.derin-vadi.blogspot.com/12/1/09 13:00

    çok güzel bir blog bu..
    http://www.derin-vadi.blogspot.com/

    YanıtlaSil
  3. Alim beye teşekkür ediyorum, bu kitap için.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Salda Gölü

Farklı bir rota: Kıyıkışlacık (İasos)

Akyaka-Ören