Akbük






80'lerin ortalarında Özal'ın parladığı yıllardayız. Türkiye'de bir kooperatif furyasının getirdiği bir inşaat çılgınlığı yaşanıyor. Ben lisedeyim. 2-3 kişi bir araya gelip bir kooperatif kurup üye bulmaya çalışıyorlar. Babam ve iş yerinden arkadaşları da bu rüzgara kapılıp bir sahil yapı kooperatif kuruyorlar. Ucuz arazilerin bulunduğu sahillere akın başlıyor. Biz de babamlarla beraber takılıyoruz peşlerine. Yazlık yapılacak Didim'e bağlı Akbük'e gidiyoruz. Akbük o zamanlar sadece bir köy. Git gel kooperatif her türlü zorluğa rağmen bitiyor ve o zamandan bu zamana gittiğimiz yazlık mekanımız oluyor Akbük. 






Yazlık demek bir bakıma sadece yazları buluşulan bir mekan demek. Vakit öldürmek, yatmak, kalkmak, yemek yemek, geyik çevirmek, platonik aşk yaşamak anlamına geldiği için hayatımızdaki yeri bir başka. Normalde çoğu kişiye sıradan hatta sıradanın altında bile gelebilecek mekanın her zaman benim hayatımda ayrı bir yeri var.

Yurt dışında bulunduğumdan gelemediğim bir yaz haricin her yıl kısada olsa muhakkak uğradığım bir yer Akbük. Böyle olunca bir mekanın bir köyden kocaman bir tatil beldesine nasıl evrildiğine de şahit oldum. Akbük aslında hiç bir özelliği olmayan sade bir köy ve tatil mekanı sayılabilir.  Son zamanlarda Akbük'ün sadece tatil ve muhabbet olarak ilgilendiğimiz durumundan çok tarihi ve özellikleri de dikkatimi çekmeye başladı.

Yakında kapanıp mahalle olacak Akbük belediyesinin web sitesinden bir fotoğraf



Akbük: Ayrılıklar ve Yeni Hayatlar Kitabı


Akbük gibi küçük ve tarihi ve kültürel olarak hiç bir özelliği olmayan bir mekan için aradığım en geniş kapsamlı kaynak Milaslı bir gazeteci yazmış. Akbük'te bizim gibi biz yazlık sahibi olan Nevzat Çağlar Tüfekçi'nin kitabında Akbük'ün yaşça ilerlemiş olan büyükleri ile yapılan söyleşiler var. Söyleşiler onların şiveleri ile aktarılmış. Bu yazıyı oluştururken bu kitaptan çok faydandım.


Akbük'ün tarihi

Bizim son 30 yılına şahit olduğumuz Akbük'ün Anadoludaki çoğu yeri gibi aslında ilginç bir geçmişi varmış.

1923 yılındaki mübadeleye kadar Akbük ve çevresinde genelde Rumlar yaşıyormuş. Akbük, Rumlar zamanında önemli bir ticaret merkeziymiş ve refah düzeyi oldukça yüksekmiş. Rumlarla Türkler arasında ilişkide çok iyiymiş. Rumlar Akbük'teki ocaklardan kireç ve kömür imal edip civar adalara ticaretinin yapıyorlarmış. Mübadeleden sonra Rumların hepsi bu topraklardan ayrılmış. Ayrılan Rumlarından bir kısmı yıllar sonra ve ilerlemiş yaşlarında ayrıldıkları toprakları ziyaret etmek için geri gelmişler. Bu ziyaret çok hüzünlü olmuş. Akbük'te şu an kültür merkezi olarak hizmet veren Rumlardan kalma bir kilise var.


Akbük'te yörükler de yaşamış. Yörükler asıl olarak Söke’nin Sarıgerme beldesinde oturuyorlar ve Akbük’ü kışlak olarak kullanıyorlarmış.



1936 yılından sonra Mecburi İskan’la Van Erciş’ten yerleri değiştiren kürtler Akbük’e geliyorlar. Tarih ne kadar garip ki Rumlar vatan toprağından çok hüzünlü bir şekilde ayrılırken yerine yine yaşadıkları yerlerden kopartılan kürtler geliyor aynı yerlere. Tüm halk ufak tefek olayın dışında bugüne kadar barış içinde yaşamışlar. Yörük Osman Ali Saplı (Saplı adada yaşadıkları için bu soyadı almış) şöyle anlatıyor. (s.44)
“Biz, doğudan gelenlerle çok iyiydik. Aramızda bir şey olmazdı. Bunlar bize geldiler, bizi bildiler. Neneleri, babaları bizim dostumuz oldular.”


1945’lerde Toprak tevziatı (dağıtımı) ile Milas'ın Akbük'e yakın bir köyü olan Kazıklı’dan fakir aileler de Akbük'e yerleşiyor. Böylece önce Rumlar, yörükler daha sonra kürtler ve yerli diye söylenen insanların hep beraber yaşadığı bir yer haline geliyor. Farklı zamanlarda gelenler zaman içersinde iyice kaynaşıyorlar. Karşılıklı kız alınıp veriliyor, evleniyorlar ve aileler birbirine karışıyor.



Akbük’teki deniz kenarındaki araziler pek ekilip dikilmediğinden verimsiz kabul edilip genellikle miras paylaşımında kız çocuklarına bırakılmış. İlahi adalet işte kızlara bırakılan değersiz kabul edilen araziler 1980 yıllarda turizm ve yapı kooperatiflerinin gelişmesiyle değerlenmeye başlıyor. Akbük Türkiye’nin her yerinden gelen yazlıkcıların ve kooparatifçilerin akınına uğruyor. Bizim gibi şanslı olanların evleri hemen bitiyor ama kimisi kooperatiflerde yaşanan anlaşmazlıklardan dolayı yıllarca bekliyorlar. Yazlık sahibi olanlar başlarda sadece yazın geliyorlar. Yakın zamanda emekli olanlar yaz kış yaşamaya başlıyor.


En son olarak da yabancılara emlak satışının yasa ile izin verilmesiyle ağırlıklı olarak İngilizlerin oluşturduğu yabancılar da geliyor. Şu anda Akbük’te yaklaşık 1000 ingiliz aile var. Süpermarkette ve sahil kenarındaki artık Akbüklü olmuş bir İngiliz görmek gayet normal.


İşte yaklaşık son 100 yıllık Akbük’ün hikayesi özet olarak böyle.



Coğrafya


Akbük'ün güneyinde Kazıklı ve Bozbük, daha da güney de tarihi İasos'un bulunduğu Kıyıkışlacık köyü var. Kazıklı eskiden yörüklerin ve göçebelerin yaşadığı bir yermiş yermiş. Geldikleri zaman büyük çadırlar kurulurmuş. Çadırları tutmak için büyük kazıklar çakarlarmış. Bu kazıkları sökmedikleri için kazıklı ismi buradan gelmiş.


Akbük ile güneyindeki Kazıklı arasındaki küçük bir dağa Ilbıra dağı deniyor. Eskiden Akbük’ten Kazıklı ve Milas'a Ilbıra dağının patikalarından yürüyerek gidilirmiş. Dağda çok kaliteli ada çayı olurmuş. Kazıklı'dan ile Akbük arasındaki asfalt yolun en üstünde tüm Akbük körfezi manzarası seyredilebiliyor.


Bugün kullandığımız Didim-Akbük-Kazıklı-Milas eskiden yolu yokmuş. 1938 yılında büyük bir askeri tatbikatın bir bölümü olarak çok zor koşullar altında Kazıklı’dan Didim’e  imece usulü bir yol açılmış. Bu yoldan Mareşal Fevzi Çakmak geçtiği için Mareşal yolu deniyormuş. Bu yolun büyük bir kısmı duruyor.


Akbük koyu çevresinde özellikle son yıllarda çokça yazlık yapılmıştır. Yoğun yerleşime rağmen körfezin neden çok fazla kirlenmediğini herkes merak eder. Akbük körfezinde denize akan herhangi bir akarsu bulunmaz. Akbük sahilinin birçok yerinden ve denizin dibinden akan kaynak suları var. Bu sular dipten kaynar ve açık denize doğru su akıntısı oluşturur. Bu kaynakların kıyıdan açık denize bir akıntı oluşturduğu ve körfezin temizlendiği iddiaa edilmektedir. Kaynayan taze su aynı zamanda balıklar için de çok önemlidir. Sağlıklı ve lezzetli olmalarını sağlar. Vakti zamanında körfezin deniz çipuraları çok meşhurmuş. Körfezin içine doğru kültür balığı üretimi için balık çiftlikleri açılınca körfez kirlenmiştir. Yakın zaman içerisinde balık çiftlikleri açığa alındı ama kirlilik etkisi hala görülmekte.


Akbük sahili boyunca çeşitli yerlerde kaynayan sular kurak yaz mevsiminde bile kesilmez. Bazı yerlerde denize girildiğinde yazın cehennem sıcağında bile buz gibi soğuk suya girilebilir. Denizin 8-10 metre dibinden gür bir şekilde su çıkar. Akbük yerlileri sesinden dolayı bu olaya “büngülder” derlermiş. Bu su kaynaklarına da tadı yavan olduğu için, yavanla başlayan ya da biten isimler konulmuş. Örneğin kunduzyavanı, kargılıyavan gibi.
Akbük'deki kilise
Didim'in aksine Akbük'te belirgin bir tarihi eser yerleşimi yok. Belki  vardı ama zamanla kaybolup gitmiş olabilir. Buna körfezde herhangi bir akarsu kaynağının olmaması da tarihi yerleşim olmamasına sebep olabilir. Körfezin yeterince kapalı olmadığından fırtınalara karşı korunaklı olmadığı için bir liman yapılamaması da bir sebep olabilir olabilir.

Akbük’in merkezinde deniz kenarında bir kilise var. 1870 yapımı Rumlardan kalma kilise Rumların 1924 yılında gitmesine kadar aktif olarak kullanılmış. 70’li yıllarda okul olarak faydalanılmış. Derslerin kilise akustiği içersinde nasıl etkileyici olacağını çok merak ettim doğrusu. Kilise epeyce bir zaman harabe halinde durdurtan sonra Belediye tarafından 2007 yılında restore edilerek kültür merkezi ve kütüphane haline dönüştürüldü.


Havası Suyu


Akbük'te çok az kişinin yazlığı denize yakındır. Bu yüzden çoğu kişi yürüyerek ya da arabayla denize gider. Biz evden çıkıp Didim’e denize gittiğimiz biliriz. Genelde denize girilebilecek yerler yakınındaki site adları ile anılır “kumkent, kerem” gibi. Her denize girilecek yerin kendine özgü bir özelliği vardır. Mesela bizim çok sevdiğimiz çamlıkta deniz hemen derinleşir ve çam gölgelerinin altında denize girilir. Deniz sabah erken saatlerde muhteşemdir. Kerem'de soğuk su kaynağı vardır ve cehennem sıcaklarında bile buz gibi bir duş alınabilir.Neredeyse kapalı bir körfez olduğundan deniz bazı yerlerde dalgalıyken bazı yerlerde de sakindir.
Akbük’ün havası ile ilgili efsaneler de muhteliftir. Havasının astım hastaları üzerinde iyileştirici bir etkisinin olduğu söylenir. Ben şahsen tatile gelip iyileştiğini söyleyen ve burada yazlık alıp sürekli kalmaya başlayan insanlarla tanıştım. Bu konu tabi ki tamamen psikolojik de olabilir. Belki insanlar sonunda huzuru buldukları bir yerde hastalıklarından kurtuluyor da olabilirler.


Bir de insanların ilk gidişlerinde 3-4 gun ateş içinde yatmasına sebebiyet veren Akbük hastalığı adiyla bilinen bir durum var. Bence bu hastalık da insanların karşılaştığı hava değişikliğinden kaynaklanıyor.

Akbük körfezine bakan tepelere yakın zamanda rüzgar türibinleri yerleştirildi.

Körfezin kuzeyinde Didim'e doğru olan yol üzerindeki yere Sahte Cennet (Mandalya Koyu) deniyor. dışında güneyde de haydar koyu, Bozbük gibi denize girilecek yerler mevcut.


Akbük'te yıllardır bitmeyen bir inşaat faaliyeti var. Dağlara doğru çokca yazlık yapılmış. Oralarda kimler oturduğu ve denize nasıl gidip geldikleri hep merak edilir. Manzaraların muhteşem olduğundan kuşku yok tabi ki.


Son yıllarla Akbük'e sadece 1 -2 hafta tatil için gelebiliyoruz. Her sene gözlemlediğimiz bir farklılık oluyor  ama bence o ilk zamanların mağrur yazlıkçı tatil kasabası havası aynen duruyor.  20- 30 sene önceki insanları artık görmüyoruz pek. Bizimle o ilk yazlıkçı günlerimizi paylaştığımız gençler çil yavrusu gibi dağılmışlar bir yere. 


Akbük'te hayat ben bildim bileli hep çok sakin. Bizim deli dolu olduğumuz 20'li yaşlarda çok fazla bir eğlence mekanı yoktu. Biz genelde kendi çözümüzü kendimiz üretirdik. Araba bulursak yakındaki otellerin diskosuna ya da Didim'e giderdik.  Şimdiler de Akbük'teki sahil kenarında bir çok kafe ve bar var ama sanki hala o eski emekli mekanı ruhu devam ediyor. Belki de ben emekli ruhuna yaklaşıyorumdur.


Akbük / Google Map haritası (Haritada yeni noktalar ekleyebilirsiniz. Böylece Akbük ile ilgili harita daha da zenginleşmiş olur). Ayrıca Akbük'le ilgili yazıda belirtilmeyen ayrıntılar varsa yorumlar kısmına yazarsanız sevinirim.



http://www.uzunhikaye.org/icerik/akbuk-yazilari
Wikipedia / Akbük
Ekşi sözlük / Akbük







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Salda Gölü

Farklı bir rota: Kıyıkışlacık (İasos)

Akyaka-Ören